top of page
Ara

Johann Hari'ye göre Depresyonun 9 Nedeni

  • Yazarın fotoğrafı: Kübra Akar
    Kübra Akar
  • 5 Şub 2023
  • 3 dakikada okunur


Depresyon ve kaygının sebebi beyinde meydana gelen bir aksaklık değil, hayatta meydana gelen bir aksaklık olabilir.


Biyo-psiko-sosyal modele göre, ruhsal sorunların 3 tür nedeni vardır: biyolojik, psikolojik ve toplumsal. J. Hari, dünyanın dört bir yanındaki sosyal bilimciler ve psikologlarla yaptığı görüşmeler sonucunda depresyon ve kaygının toplumsal ve psikolojik nedenlerinin ortak bir noktası olduğunu buldu: kopukluk ve bağlantısızlık. Doğuştan ihtiyaç duyduğumuz ama bir noktada kaybettiğimiz bir şeyden uzak düşme biçimi. Depresyona neden olabilecek 9 kopukluk türü:


1. Anlamlı çalışmadan kopuk olmak

İnsanlarda en çok stres yaratan şey çok fazla sorumluluk sahibi olmak değil, “tekdüze, sıkıcı, ruh köreltici bir işe, her gün geldiğinizde biraz daha öldüğünüz, çünkü sizi oluşturan hiçbir parçaya dokunmayan bir işe” katlanmak zorunda olmaktır.

Bununla beraber yaptığınız işte “harcanan çaba ile karşılığı arasında dengesizlik” olduğunda insan çoğu zaman umutsuzluk hisseder. Yaptığınız işte ne kadar çaba harcadığınızı fark eden kimse olmadığında, dünyadan önemsiz olduğunuz mesajını alırsınız. Tüm bunlar kişiye anlamsızlık hissettirebilir ve depresyona götürebilir.


2. Diğer insanlardan kopuk olmak

Günümüzde yalnızlık hissettiğini söyleyen insanların sayısı giderek artıyor. Araştırmalara göre, etrafımızdaki insanlardan kopuk olmak, sağlık üzerinde obezlikle aynı etkiyi yaptığı bulunmuş.

“Arıların kovan ihtiyacı gibi insanların da kabilelere ihtiyacı vardır”

“Evrim bizi bağ kurduğumuzda kendimizi hem iyi hem güvende hissedecek şekilde biçimlendirmiş.”

Evrimsel olarak da bağ kurmaya ihtiyacımız var. Diğer insanla ya da grupla her iki taraf için de anlam taşıyan bir şey paylaştığımızı hissetme ihtiyacımız var. Bu olmadığında yalnızlık hissetmeye başlar, peşi sıra umutsuzluk, derin bir üzüntü ve depresyon gelir.


3. Anlamlı değerlerden kopuk olmak

Hayatta neyi neden yaptığımıza rehberlik eden değerlere ihtiyaç duyarız. Bu değerler içsel hedefler değil de dışsal hedefler olduğunda mutluluğu yakalamamız da zorlaşıyor.

“Özgüveniniz, kendinize verdiğiniz değer ne kadar paranız olduğuna, kıyafetlerinizin nasıl olduğuna ya da evinizin ne kadar büyük olduğuna bağlı olduğunda” dışsal karşılaştırmalar yapmaya mecbur kalırız. “Sizinkinden daha iyi bir evi ya da kıyafetleri olan, daha çok parası olan biri hep olacaktır”. Dünyanın en zengin insanı dahi olsanız bu ne kadar sürebilir ki? Materyalizm sizi kontrolünüz dışındaki bir dünya karşısında sürekli savunmasız bırakıyor.

Araştırmalar, mutluluğun yolunun bir şeyler biriktirmekten ve yüksek statüden geçtiğini düşünen materyalist insanlarda depresyon ve kaygı seviyelerinin yüksek olduğunu bulmuş.


4. Çocukluk travmasından kopuk olmak

Yapılan araştırmalara göre çocukluğunuzda başınızdan geçen travmatik deneyim kategorilerinden her birinin yetişkinlikte depresyona girme riskini çok fazla arttırabiliyor. Çocukluğunda bu travmatik olayların (cinsel taciz, duygusal taciz, ihmal edilmek, ebeveynini kaybetmek, …) altı tanesini yaşayanların yetişkinlikte depresyona girme riski, hiçbirini yaşamayanlara kıyasla beş kat fazla olduğu bulunmuş.

Ancak şunu da biliyoruz: sizi derinden etkilemesi için psikolojik hasarın çocuklukta şiddete maruz kalmak kadar ciddi olması gerekmiyor. Eşinizin sizi en yakın arkadaşınızla aldatması da derin psikolojik sıkıntının nedenlerinden biri- depresyon ve kaygıya yol açması da mümkün.


5. Statü ve saygıdan kopuk olmak

Hari, depresyonun kısmen modern dünyanın pek çoğumuzu maruz bıraktığı aşağılanma hissine karşı bir yanıt olabileceğini söylüyor. Televizyonu açtığınızda bu dünyada sadece ünlülere ve zenginlere kıymet verildiğini duyuyorsunuz- bu iki gruba dahil olma şansınızın çok düşük olduğunu da biliyorsunuz. Instagram akışlarına ya da dergilere göz gezdirdiğinizde kendi normal biçimli vücudunuzdan iğrenmeye başlıyorsunuz. İşe gittiğinizde sizden yüzlerce kat fazla kazanan uzaktaki patronun kaprislerine boyun eğmek zorunda kalıyorsunuz.

Aktif bir şekilde aşağılanmaya maruz kalmıyorken dahi, çok daha fazla sayıda insan her an statüsünü kaybedebileceği hissiyle yaşıyor.

Araştırmalara göre ise eşitsizliğin daha fazla olduğu toplumlarda her türlü ruh hastalığı daha yaygın bulunuyor.


6. Doğal dünyadan kopuk olmak

Yapılan araştırmalara göre, yeşil alanlara taşınan insanlarda depresyonda büyük bir azalma görülürken, yeşil alanlardan taşınan insanlarda büyük bir artış bulunmuş.

“Bir doğa manzarası karşısında kendinizin ve dertlerinizin küçücük kaldığı, dünyanın ise kocaman olduğu hissine kapılıyorsunuz. Bu hissin derinlere inen, hayvan doğamıza temas eden sağlıklı bir yanı var. Daha büyük bir sisteme ait olmanın metaforu gibi bir şey bu.”


7. Umutlu ya da güvenli bir gelecekten kopuk olmak


8. & 9. Genlerin ve beyindeki gerçek değişimlerin payı

depresyonun biyolojik nedenleri de vardır. Araştırmalar bazı genlerin depresyonla bağlantılı olduğunu bulunmuş. Ancak burada önemli bir ayrıntı var. Hepimiz belli bir genetik mirasla doğuyoruz-ama genlerimiz çevre tarafından etkinleştiriliyor. Başımıza gelenler doğrultusunda aktif ya da pasif olabiliyorlar. Mesela ağır çocuk travmaları ya da yoğun stres yaratan bir olayla karşılaştığınızda bu genleri taşıyorsanız depresyona girme ihtimaliniz daha yüksek oluyor.


Kaynak: Johann Hari, Kaybolan Bağlar: Depresyonun Gerçek Nedenleri ve Beklenmedik Çözümler





Σχόλια


İLETİŞİM

Detaylı bilgi ve randevu için aşağıdaki formu doldurabilirsiniz.

Kübra Akar

UZMAN PSİKOLOG

Telefon:

+90(544) 968 6809

 

E-mail:

psk.kubraakar@gmail.com 

Nişantaşı/İstanbul

  • LinkedIn Sosyal Simge
  • Instagram
  • Facebook Sosyal Simge

© 2020 Kübra Akar tarafından kurulmuştur.

bottom of page